Yıldırım Mayruk



Mesleğinde 50 yılı geride bırakan Yıldırım Mayruk yeni defilesi ve projeleri ile yoluna devam ederken bir yandan da Kıbrısa yerleşme hazırlıklarında . Neler oluyor ?

Kasım ayında 2023’e Hikayelerin yeni bölümüne hazırladığım doğru ( 2015-2016 koleksiyonu ) ama son defile olduğu doğru değil. 2023’e Hikayeler 26. Bölüme ulaşmış bir proje ve Moda laboratuvarımızın yeni projeleri ile devam edecek . Örneğin bu yıl devreye girecek olan Yıldırım Mayruk Home ( evtekstili ) projesi gibi .

Peki ya Kıbrıs’a yerleşme kararınız?

Kıbrıs’a yerleşme kararım yeni değil bununla birlikte bu bir günde olacak iş de değil . 50 yıllık bir ulusal marka kolay elden çıkarılmaz . Elbetteki dikiş devam edecek zaten müşterimiz bizi bırakmıyor . Ancak daha seçici ve daha dingin bir tempoda . Planlıyarak belli zamanlarda çalışıp kalan vaktimi Kıbrıs ile ilgili porjelere ayırmak niyetindeyiz. Barbaros Şansal bu konudaki girişimleri başlattı bile . 

Neden böyle bir karar aldınız? İstanbul sevdalısı olmanıza rağmen bırakmak zor olmaz mı ?

Bu kararı almamda en etkin nedenlerin başında Türkiye’nin içine itildiği sıkıntılı süreç var. Niteliksiz herkesin ortalara döküldüğü, Bilgiye tecrübeye,  emeğe ve yatırıma önem verilmeyen bir erezyon kültürü. Zaten İstanbul kent olmaktan da çıktı, trafik, şantiye pisliği üstüne üstlük kente ait olamayan bir dev nüfus . Siz olsanız hangisini seçerdiniz ?

İstanbul bir kumaş olsaydı nasıl bir kumaş olurdu ve siz ondan ne tasarlamak isterdiniz ?

1960 larda İstanbulu bir dantel olarak tanımlardım, 70’lerde ise saten düşes, 80′ lerde krep ama 90larda buklet . 2000′ lerde keten ama 2010′ larda şeker çuvalı . Her on yılın kendine özgü yorumlamaları oldu. Bu günlerde tutkum kadife . Onu da dikebilecek çok az insan kaldı .

Yaratırken en önem verdiğiniz şey nedir?

Önce kalite ve uyum, sonra denge ve ahenk ardından buluş ve yeterlilik . Ben profosyonelim . Yaratıcılık ilhamla olan bir şey   değil . O an işinizi yapmak durumundasınız müşteri sizin ilhamınıza göre yaşantısını ayarlamaz .

Peki ya bunca yılın başarısı ?


Beni heryerde göremezsiniz. Her konuda seçiçi olmak durumundasınız. Yaşantınız , çevreniz, standartlarınız ve işiniz kalitenizi belirliyor. Müşterinizden daha kaliteli bir hayat sürmek şart. Ve tabi ki arşiv ve stok malzeme denizinizi zenginleştiriyor .


İlk defileden bugüne nasıl bir değişim geçirdiniz ?

70 lerden beri senede 2 kez aralıksız koleksiyon gösteren sanırım tek moda eviyiz . Hipodromdaki ilk toplu defileden bu yana elbette çok şey değişti. Hem kadrolar hem de teknik açıdan daha kapsamlı gösteriler yapılıyor. Ancak yerli üretim tekstil tamamen iflas ettirildi . Dikiş ipliğinde bile dışa bağımlı hale geldik . Ve de moda eliştirmeni yerine stil danışmanı denen bir savasata çıktı .

Bir defilenin hazırlık süreci desek ?

Yaklaşık 3 aylık bir süreç, Önce malzemelerin seçimi , sonra kumaşa göre model çalışmaları , bir yandan üretim bir yandan prodüksiyon planlamaları. Ardından ise provalar ve sunum en fazla 45 dakika süren .

Ya Türkiye’ nin dünya modasındaki yeri ?


Rıfat Özbek ve Kıbrıslı Hüseyin Çağlayan dışında pek bir isim çıkaramadık. Onların da başarısının sırrı yaşadıkları Londra gibi moda başkentinde olmaları. Tabii bir kentin moda başkenti olması için kültür sanat, burjuva, sanayi, ticaret gibi unsurları unutmamak lazım. Operanın balenin, sinemanın, tiyatronun, resim ve heykelin kısaca sanatın bir ülkede durumu neyse modası o olur. Cumhuriyet kalknımları ile başlanmış tekstil sanayi ( Merinos, Sümerbank, Kula vs) olmayınca hangi modadan bahsedeceksiniz ? Buna birde meslek odaları, meslek örgütleri, telif yasası ve sendikaları ekleyin ! Kopyala yapıştır, merdiven altı fason hamalı çıkıyor .

Dünyada beğendiğiniz Kreatörler var mı ?


Cemal Bürün, Mualla Özbek, Enver Baki, Kalurussi gibi Türkiye modasına damgasını vurmuş isimler herkes tarafından bilinmiyor. Dünyaya bakınca YSL, Goultier, Madame Gres , Emanuelle Ungaro beğendiklerim arasında sayılır .

Ya Kıbrıstaki Planlar?

Moda ve dikiş üzerine bir eğitim kurumu planlıyoruz. Modanın felsefesini, tarihini ve dikişin tekniklerini sunacak bir eğitim atölyesi. Uluslarası Kabul gören bir müfredat. Çok dilli eğitim, elbetteki üretim .

Tüm bunların sonunda bir kitap yazmayı düşünür müsünüz ?

Sn.Şarık Tara’nın benzer çalışması güzel bir örnek. Iyi bir editor ile belki yazarım ama 50 yılın yaşanmış moda sürecinin sırlarını asla açıklamam. O özel insanlar ve hayatlar bana özel kalacak .

Berna Kaya

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir