Danışmanlık süreçlerinde en sık karşılaştığım şeylerden biri, kişinin kendine dair oldukça net bir fikri olduğunu düşünmesidir.
“Ben artık ne istediğimi biliyorum” der…
“Bu kez gerçekten kararlıyım” der…
Ama biraz daha yaklaştığınızda fark edersiniz:
Cümle kararlı görünür; ama davranış kararsızdır.
Niyet oradadır; ama adım yoktur.
Ya da adım vardır, fakat yönsüzdür.
Bu bir yalan değildir.
Ama bir hizasızlıktır.
Sözle eylem arasında, niyetle davranış arasında sessizce açılan bir boşluk.
“Ciddi ilişki istiyorum” der…
Ama her seferinde bağ kurmaktan kaçan, duygusal emeğe kapalı insanları seçer.
“Yalnız kalmak bana iyi geliyor” der…
Ama yalnız kaldığında hemen birilerini arar; kendiyle baş başa kalmaktan kaçar.
“Artık aynı döngüye girmeyeceğim” der…
Ama döngünün adı değişir, içeriği hep aynı kalır.
“Kendime şefkat göstereceğim” der…
Ama iç sesi hâlâ acımasızdır; hâlâ baskıcı.
“Ben netim” der…
Ama davranışlarında sınır çizmeye gelince geri durur.
Peki, Hizasızlık Nedir Gerçekte?
Hizasızlık yalnızca düşünceyle davranış arasındaki fark değildir.
Aynı zamanda zihinle kalp, niyetle enerji, söylediğinle yaşadığın arasındaki mesafedir.
Ve bu mesafe açıldıkça, kişi yavaş yavaş kendine olan güvenini kaybeder.
Çünkü kendisiyle tutarlı olmayan biri, başkalarıyla da gerçek bir bağ kuramaz.
Fark edilmeden süren hizasızlık zamanla şunları doğurur:
- Neden yorulduğunu bilemeden hissedilen yorgunluk
- “Çok düşünüyorum ama ilerleyemiyorum” söylemi
- Sürekli yarıda kalan ilişkiler ve kararlar
- Ve dışarıda aranan cevaplar… Oysa çatlak içeridedir.
Hizasızlık Nasıl Fark Edilir?
İlk adım: Kendine cesaretle bakmaktır.
Ama “Ben ne yapıyorum?” değil,
“Yaptığım, söylediğimle uyumlu mu?” diye sormaktır.
Çünkü kişi çoğu zaman ne yaptığını bilir.
Ama neden yaptığını, kimin için yaptığını, neye hizmet ettiğini fark etmez.
İşte bu yüzden şu beş soru, hem ayna hem pusula olabilir:
- Söylediklerimle yaptıklarım arasında tutarlılık var mı?
- Davranışlarım, değerlerimi mi yansıtıyor; yoksa korkularımı mı?
- “Netim” dediğim yerde gerçekten adım atabiliyor muyum?
- Bir karar verdiysem, o kararın sorumluluğunu taşıyor muyum?
- Yoksa sadece seçim yapmadan süreçleri, ilişkileri elimde tutmaya mı çalışıyorum?
Bu sorular bir aynadır.
Ve herkes o aynaya baktığında küçük bir çatlak görür.
O çatlak, kırılmak için değil — hizalanmak için vardır.
Peki, Hizalanmak Ne Demektir?
Hizalanmak, her şeyi bilmek ya da kusursuz olmak demek değildir.
Hizalanmak; iç sesinle temasta kalmaktır.
Bu şunları içerir:
- Söylediğini yaşamak
- Niyetinle eylemini aynı yöne çevirmek
- Kararınla davranışın arasındaki mesafeyi kapatmak
Bazen “istemiyorum” demek de bir hizadır.
Bazen “hazır değilim” demek de.
Yeter ki bu cümle, kaçmak için değil, gerçekten içten gelsin.
Çünkü insanı en çok yoran şey;
Bir şeyi başarmaya çalışmak değil,
Kendi içinde farklı yönlere çekilmektir.
Netlik, Sadelik, Dönüşüm
Netlik sadece karar vermek değil;
O kararı taşımaya gönüllü olmak demektir.
Hizasızlık fark edilmezse çelişki üretir.
Ama fark edilirse, dönüşüm başlatır.
Ve bazen danışmanlık, bir yol çizmek değil…
O ilk çatlağın fark edilmesini sağlamaktır.
Çünkü en güçlü dönüşüm,
Kendi içinden görülen bir ışıktan başlar.

Ne güzel ifade etmişsiniz.
Kendim de dahil herkesin hizalanmasını diliyorum.
🗣️ Danışan Geri Bildirimi – Cem Sertkaya
“Çok daha eskiye dayanan tanışıklığımız, üç sene önce yaşadığım oldukça buhranlı bir dönemde; tüm aklın, muhteşem enerjin ve hayat boyu minnettar kalacağım kılavuzluğunla başka bir boyuta taşındı. Emeklerinle, bana muazzam bir motivasyon kaynağı oldun.
Dost sohbetlerimde ‘diriliş’ diye bahsettiğim o dokunuşun, Allah ömür versin, son güne kadar sürecek bir yol arkadaşlığına dönüştü. Her yorulduğumda, yeni bir karar verirken; kısacası akıl ve enerji gerektiren her anımda yanımda olman dileğiyle…
Başarılarının devamını diler, tüm kalbimle teşekkür ederim.”
Cem Sertkaya