Native Advertising ve Haber Etiği Arasındaki Çatışma
Bugün okuduğunuz bir röportaj, aslında gizli bir reklam olabilir.
Peki siz bunun farkında mısınız?
Satır aralarında markalar parlıyor, ama gazetecilik ışığını kaybediyor.
Native içerik ile haber arasındaki fark nerede başlıyor?
Native Advertising: Haber mi, Reklam mı?
Görünürde bir röportaj…
Soru-cevap formatında, profesyonel bir dille yazılmış bir metin.
Ama satır aralarında, markanın mesajı dikkatle parlatılıyor.
Bu içerikler gerçekten gazetecilik mi, yoksa yalnızca mecraya kazanç sağlayan, sürdürülebilir bir reklam biçimi mi?
Çoğu zaman okur, bu içeriğin “sponsorlu” olduğunu fark etmez.
Çünkü içerikler çoğunlukla şeffaf biçimde etiketlenmez.
Reklam olduğu belirtilmeden yayınlanır.
Bu da içerik üreticisini bir gazeteci değil, bir pazarlama yazarı konumuna iter.
Native Advertising Nedir?
Native advertising; reklam içeriğinin, yayımlandığı platformun haber diliyle birebir uyum içinde kurgulanmasıdır.
Amaç, reklam izlenimi vermeden markanın mesajını okura iletmektir
Bir röportaj gibi görünür; ancak içerik, markanın kontrolünde hazırlanır.
Bir köşe yazısı gibi durur; ama satır aralarında kampanyanın stratejisi işlenmiştir.
Kimi zaman PR ajansları tarafından hazırlanır, kimi zaman gazetecilerle iş birliği içinde sunulur.
Adı her ne kadar “native” olsa da, bu içerikler çoğu zaman “gizli reklam” niteliği taşır.
Sınır Nerede Başlar?
Eğer içerik üreticisi editoryal bağımsızlığını yitiriyorsa,
Eğer bir marka adına hazırlanmış içerik, haber süsüyle sunuluyorsa,
Ve eğer okur, içeriğin yönlendirildiğini fark edemiyorsa…
O noktada, konuşan gazetecilik değil; pazarlamadır.
Etik sınırın silikleştiği; mesleki kimliğin bulanıklaştığı bir alan başlar.
Gazetecilikte Etik Duruş ve Okur Güveni
Dijital çağda gazetecilik, sadece bilgi vermekle değil; aynı zamanda şeffaflıkla da sınanıyor.
Okur artık yalnızca ne söylendiğini değil, kimin adına söylendiğini de merak ediyor.
Bu nedenle içerik üreticilerinin kendilerine şu soruları sorması gerekiyor:
Bu içerik gerçekten kamuyu bilgilendiriyor mu?
Yoksa bir markanın görünürlüğünü mü artırıyor?
Okurla kurulan bağ güvene mi, yoksa yönlendirmeye mi dayanıyor?
Native advertising bir yöntem olabilir. Ama gazetecilik değildir.
Çünkü gazetecilik, öncelikle kamuyu bilgilendirme sorumluluğu taşır.
Reklam ise ikna etme amacı güder.
İki alanın birbirine yaklaşması mümkündür; ama biri diğerinin yerine geçmeye başladığında, mesleki zemin kayar.
Bu yüzden, içerik üreticileri için asıl mesele şudur:
Ne anlattığınız kadar, kimin adına ve ne niyetle anlattığınız da önemlidir.
Ve bir içeriğin gazetecilik sayılması, yalnızca ne anlatıldığıyla değil; hangi sorumlulukla ve hangi tarafsızlıkla anlatıldığıyla da ilgilidir.
Çünkü reklam yönlendirir.
Gazetecilik ise aydınlatır.
